×

Deprem Sonrası Kimyasallardan Kaynaklanacak Tehlikelere Dair Rapor



İstanbul'da 
Deprem Sonrası Kimyasallardan Kaynaklanacak Tehlikelere Dair Rapor 



İstanbul Şubesi 
 


1. İstanbul ve kimyasallar

KMO İstanbul Şubesi olarak, İstanbul’da bir yılda üretilen, taşınan, depolanan, tüketilen kimyasal miktarını net olarak bilmiyoruz. Biz bilmediğimiz gibi bu verinin toplandığı herhangi merkezi bir kurum da mevcut değil. Yaptığımız çalışmalar sonucu elde ettiğimiz veriler ise riskin tüm boyutlarıyla anlaşılması için tahmini düzeyde kalmaktadır

1.1.Enerji kaynakları

Yirmi milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul’da enerji ihtiyacının neredeyse tamamı fosil kaynaklardan ve dolayısıyla kimyasallardan karşılanmaktadır. Bu kaynakların bir kısmı İstanbul sınırları içinde ve yakın çevresinde üretilmekle birlikte; büyük çoğunluğu boru hatları, kara ve deniz tankerleriyle taşınmaktadır. Akaryakıt ürünleri İstanbul ve yakın çevresindeki depolama tesislerinde depolanmaktadır. Öte yandan kent içerisine dağılmış binlerce akaryakıt istasyonunda da daha düşük miktarlarda depolanmaktadır.
Kocaeli’nin Körfez ilçesiyle, Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçeleri; İstanbul’un enerji ihtiyacının karşılanması için büyük miktarlarda depolamanın yapıldığı yerlerdir. Silivri açıklarındaki yer altı doğalgaz depolama mağaralarında da 4,5 milyar metreküp kapasiteli depolama yapılmaktadır.

İstanbul’daki tüketim miktarları Tablo 1’de verildiği gibidir.
1 www.epdk.gov.tr Enerji Piyasası Denetleme Kurulu sektör raporları.

1.2.İstanbul Boğazı

İstanbul sahip olduğu boğaz nedeniyle de tehlikeli kimyasalların geçişine maruz kalan bir kenttir. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün 2024-2028 Strateji Raporu’na göre, 2022 yılında boğazlardan geçen tehlikeli yük miktarları Tablo 2’deki gibidir.

2 https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/stratejik_plan

1.3.İstanbul’da imalat sanayi

İstanbul Sanayi Odası verilerine göre İstanbul’da üretim faaliyetinde bulunan firma sayıları Tablo 3’te gösterilmiştir.
3 www.iso.org.tr

1.4.İstanbul’daki Birinci Sınıf Gayrı Sıhhi Müesseseler (GSM)

Faaliyeti sırasında çevresinde bulunanlara biyolojik, kimyasal, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan ya da doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek işyerleri, gayrı sıhhi müessese olarak tanımlanır. 1. Sınıf GSM’lerin çoğu kimya, metal, maden, petrokimya gibi riskli faaliyetlerin sürdürüldüğü işyerleridir. Bu işyerlerinde Sorumlu Müdür unvanı ile bir kimya mühendisi istihdam edilmesi zorunludur.

İstanbul’daki birinci sınıf GSM’lerin listesi Tablo 4’teki yer almaktadır.
 
4 data.ibb.gov.tr
 

1.5.İstanbul’daki itfai olaylar

İstanbul itfaiyesinin verilerine göre, itfaiye 2023 yılında yangın, sel, kurtarma vb. sebeplerden ötürü 85.671 olayda görev almıştır. Bunların 6456’sı konut yangını, 290’ı fabrika yangınıdır. Bir deprem sonrası fabrikalarda çıkacak yangın sayısının 50 olduğu bile düşünülse, deprem sonrası itfaiye hizmetlerinden yararlanılamayacağı aşikardır.


 
2. Deprem sonrası kimyasallar ve zararları?

Bilindiği üzere afete yol açan büyük çaplı olaylar, ardı sıra başka olayları tetiklemektedir. Afet yönetimi literatüründe ‘İkincil Afetler’ adı verilen bu olaylar;

♦ yangın,

♦ patlama,

♦ kimyasal ve gaz sızıntıları,

♦ su baskınları,

♦ salgın hastalıklar,

♦ çevre kirliliği,

gibi başlıklar altında toplanmaktadır.

Hafızalarımızı tazelemek için 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında kimyasallardan kaynaklanan büyük kazaları hatırlatmakta fayda var 5;

1) tankın aşırı basınca ulaşmasını engellemek için 200 ton susuz amonyak havaya salınmıştır,

2) 6500 ton akrilonitril, meydana gelen çatlak sebebiyle tanklardan havaya, suya, toprağa karışmıştır,

3) bozuk yakıt yükleme kolu sebebiyle İzmit Körfezi’ne 50 ton dizel yakıtı dökülmüştür,

4) iki oksijen depolama tankındaki beton destek kolonlarının yapısal olarak dayanamaması ile 1200 ton kriyojenik sıvı oksijen serbest kalmıştır,

5) Tüpraş petrol rafinerisindeki büyük yangınlar çıkmış (söndürülmesi 4 gün sürmüştür), sıvı petrol gazı sızıntısı ve petrol dökülmesi yaşanmıştır.

İzmit Körfezi’nde 350’nin üzerinde büyük ve orta ölçekli işletme hasar görmüş, devlet kaynaklarına baş vurmuştur. Belediye yetkilileri sadece Kocaeli bölgesinde 58 işyeri listelemiş, bu işyerlerinde ağır hasar olduğu ve çoğunda da kimyasal sızıntısı olduğunu belirtmişlerdir6.

5 Risk Management Practices at Industrial Facilities during the Turkey Earthquake of August 17, 1999: Case Study Report Laura J. Steinberg, Ana Maria Cruz, Fazilet Vardar-Sukan, and Yasin Ersoz
6 Risk Management Practices at Industrial Facilities during the Turkey Earthquake of August 17, 1999: Case Study Report Laura J. Steinberg, Ana Maria Cruz, Fazilet Vardar-Sukan, and Yasin Ersoz


Bu kazalar kamuoyuna bir şekilde yansımış majör olaylardır. Herhangi bir raporda belirtilmeyen onlarca kimyasal kaynaklı olay olduğu tarafımızdan bilinmektedir.
 
Körfezde yapılan incelemelerde denizde PAH (Polisiklik Aromatik Hidrokarbon), PCB (Poliklorlu Bifenil) ve ağır metal oranının son 5-6 yılda artmış olduğu görülmüştür. Ayrıca deprem sonrası alınan ölçümlerde derin sularda oksijen seviyesinin oldukça kritik olduğu saptanmıştır. İzmit Körfez’inde doğu, batı ve petrol endüstrisine yakın noktalardaki denizden alınan örneklerde PAH oranlarının artışı aşağıdaki grafikte gösterilmektedir:

 
Kocaeli bölgesinde bu tür hasarların olması belki normal karşılanabilirse de depremin merkez üssüne uzaklığı nedeniyle İstanbul’da fazlaca hasar olmaması gerekirdi. Elimizde kapsamlı bilgiler olmamakla beraber itfaiye, 1999 depremi sonrası Avcılar’da 100’den fazla yangın yaşandığını rapor etmektedir.8

 7“The Changes of T-PAH Levels and Health Status of Mussels in Izmit Bay (Turkey) after Marmara Earthquake and Subsequent Refinery Fire”, Okay, O. S., Tolun, L., Karakoç, F. T., Tüfekçi, V., Tüfekçi, H., Olgun, A. ve Morkoç, E. (2002), Environment International, 965: 1-5.

8 The Study on A Disaster Prevention/Mitigation Basic Plan in İstanbul including Seismic Micronzonation in the Republic of Turkey. Drfat Final Report, Pacific Consultants İnternational, OYO Corporation. September 2002

3. Kimyasalların zarar verme yolları

Bilindiği üzere kimya sanayi birçok sanayi sektörüne hammadde, yarı mamul ve mamul üretmektedir. Bu gerçekten yola çıkarak, deprem sonrası kimyasallardan kaynaklı tehlikeler denildiği zaman sadece kimya sektöründen bahsedilmemektedir. Buna bir de kimyasalların günlük yaşamda kullanımı eklendiğinde, hayatın hemen her alanında kimyasallardan bahsetmek mümkün olmaktadır.

Dolayısıyla;

♦ endüstride kullanılan, üretilen kimyasallar,

♦ evlerde kullanılan kimyasallar,

♦ kent yaşamında kullanılan kimyasallar,

♦ taşımacılık sektöründeki kimyasallar,

♦ depolanan kimyasallar,

İstanbul’da yaşanacak deprem sonrası tehlike yaratma potansiyeline sahiptir.


Bir deprem sonrası;

♦ petrokimya rafinerileri,

♦ LPG ve Doğalgaz dolum, depolama tesisleri,

♦ boya ve kimya fabrikaları,

♦ solvent ve kimyasal tank çiftlikleri,

♦ kimyasal madde depoları,

♦ doğalgaz boru hatları,

♦ akaryakıt ve otogaz istasyonları,

♦ bina altlarındaki üretim atölyeleri

başlıca riskli noktaları oluşturmaktadır.

Bu noktalardaki kimyasallar;

• boru hatlarının kırılması,

• tankların yarılması,

• depolardaki rafların devrilmesi

• reaktörlerin hasar alması

• yanma ve patlama
 
gibi olaylar sonrası zarar vermektedirler.

Kimya Mühendisliği disiplinin başlıca uğraş alanlarından birisi de bu zararların ön görülerek, ortaya çıkacak risklerin azaltılmasına dayanır. Bu amaçla pek çok kaza modelleme aracı geliştirilmiştir. KMO İstanbul Şubesi olarak bu araçları kullanarak yaptığımız hesaplamalar raporun bir sonraki bölümünde yer almaktadır.

4. Kaza senaryoları ve modelleme

İstanbul’u bekleyen tehlikelerin daha iyi anlaşılması için birkaç kaza senaryosu örneğini aktarmakta fayda var. Aşağıda yer alan modellemeler DNV firmasın PHAST isimli programıyla gerçekleştirilmiştir. PHAST sızma, yanma, patlama, toksik yayılım konularında en güvenilir yazılımlardan birisidir ve proses güvenliği profesyonelleri tarafından tercih edilmektedir 9.

9 https://www.dnv.com/software/services/plant/consequence-analysis-phast/

4.1. Toluen Di İzosiyanat (TDI) tankı hasar alırsa ne olur?

Bu sorunun yanıtı maalesef iç açıcı değildir. Hali hazırda İstanbul ve hemen yanı başındaki Kocaeli ilinde TDI depolaması yapılagelmektedir. TDI solunması halinde öldürücü olabilen bir kimyasaldır. Deprem sonrası bir TDI tankının hasar almasına yönelik hazırladığımız senaryo ve hesaplamalar aşağıdaki gibidir.


 
Modelleme programı ile gerçekleştirdiğimiz hesaplamalar sonucu oluşan grafikler de aşağıdaki gibidir.

 





 
4.2. Senaryonun yorumlanması

TDI, İstanbul’da ve yakın çevresinde tankta depolanan bir kimyasaldır. Senaryomuza göre 1521 m3’lük bir tank, deprem nedeniyle katastrofik yarılmaya uğramıştır. Yarılma senaryosuna göre yapılan hesaplama sonucu 1817,8 ton TDI yayılacağı ortaya çıkmıştır.

Doğu- kuzey doğu ekseninden 1,5 m/sn gibi düşük bir hızda rüzgar estiği kabul edilerek yaptığımız hesaplamada TDI kimyasalının 4,7 km uzağa kadar erişeceği ortaya çıkmıştır.

Yarılma noktasından itibaren zararlı konsantrasyon ve mesafe ilişkisini gösteren tablo aşağıdaki gibi belirlenmiştir.
    

 

Tablonun incelenmesiyle ortaya çıkan sonuçlar şöyledir.

1) Tanktan 50 metre mesafeye kadar olan tüm canlılar akut ölüm riskiyle karşı karşıyadır. Mutlaka Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması gerekmektedir.

2) 50-80 metre arasında da aynı risk söz konusudur. Koruyucu önlemlerin alınması gerekir.

3) 80-150 metre arasındaki maruziyet süresinin 1 saati aşmaması gerekir.

4) 150-900 metre arasında ölüm riski düşük olmakla birlikte maruziyet süresinin 1 saati aşmaması gerekir.

5) 900- 4700 metreler arasında, sağlık durumu elverişsiz olanlar rahatsızlık duyabilir.

4.3. LPG tankı hasar alırsa ne olur?

İstanbul ve yakın çevresinde LPG dolum istasyonlarında bulunan LPG kürelerinin hasar alması oldukça olası bir senaryodur. LPG yanıcı ve yüksek dozlarına maruz kalma durumunda boğucu etkiye sahip bir gazdır. Propan ve Bütan isimli iki kimyasalın basınç altında sıvılaştırılmasıyla depolanır ve tüketime sunulur. Halk arasında Tüpgaz olarak bilinmektedir.

5000 m3’lük bir LPG küresinin deprem nedeniyle zarar görmesi durumunda atmosfere yayılan LPG’nin tutuşması sonucu oluşan ve gelişen yangının, tankın dayanım sınırlarını zorlaması ve fiziksel olarak tankı yarmasıyla sonuçlanacak olaya, Kaynayan Sıvı Genleşen Buhar Bulutu Patlaması (Boiling Liquid Expanding Vapor Explosion – BLEVE) adı verilmektedir.

LPG tankının BLEVE ile sonuçlanacak bir zarara yol açma olasılığına ve etkilerine yönelik hazırladığımız senaryo ve hesaplamalar aşağıdaki gibidir:



 












 
4.4. Senaryonun yorumlanması

İkinci senaryomuza göre 5000 m3’lük LPG küresinin deprem nedeniyle hasar almış ve başlayan yangın tankı BLEVE adı verilen patlama olayına kadar getirmiştir. Yukarıdaki grafiklerin daha iyi anlaşılması için yorumlar aşağıda paylaşılmıştır.

1) Oluşacak alev topunun yüksekliği 1000 metrelere ulaşabilecektir.

2) BLEVE sonucu ortaya çıkan ısı enerjisi, kürenin merkezinden yaklaşık 2500 metre uzaklıkta hissedilecektir.

3) BLEVE sonrası, küreye yaklaşık 900 metre mesafede bulunan bina ve ekipmanlar ciddi hasar alacaktır. Bu mesafede bulunan canlılar 37,5 kW/m2’nin üzerinde bir enerjiye maruz kalacaklardır. Bu enerji seviyesine 60 saniyeden fazla maruz kalanlar maalesef hayatta kalamayacaklardır.

4) Küreye yaklaşık 900 metre ile yaklaşık 1300 metre mesafede olanların maruziyet miktarları; 37,5 ila 12,5 kW/m2 arasında olacaktır. Bu kişilerde 10 saniye sonunda birinci derece yanık oluşacaktır. Maruziyet süresinin artmasıyla yanık derecesi de artabilecektir.

5) Küreye yaklaşık 1300 metre ile yaklaşık 2500 metre mesafede olanların maruziyet miktarları; 12,5 ila 4 kW/m2 arasında olacaktır. Bu kişilerde 30 saniye sonunda birinci derece yanık oluşacaktır. Maruziyet süresinin artmasıyla yanık derecesi de artabilecektir.

6) Astım hastası, solunum zorluğu vb. rahatsızlığı olanların daha şiddetli etkilenmeleri olasıdır.


5. Çözüm Önerilerimiz

Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, depremini bekleyen kent İstanbul’da kimyasallardan kaynaklanabilecek tehlikelerin boyutunun azaltılması için çözüm önerilerimiz aşağıdaki gibidir :

1. 6269 sayılı “Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanun”da belirtildiği üzere kimya hizmetleri ile kimya teknolojisi ve uygulanmasına ilişkin işleri bulunan işyerleri, bu işlerle ilgili olarak bir “Sorumlu Müdür” bulundurmak zorundadır. Belediye ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri gerek ruhsat, gerek denetim aşamalarında bu zorunluluğu uygulamalı ve Kimya Mühendisi Sorumlu Müdür bulundurmayan işyerlerine yaptırım uygulamalıdırlar.

2. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’te tanımlanan ‘İlgili Meslek Odalarının Temsilcisi’ sorumluluğu gereğince, yerel yönetimlerce kurulan ruhsatlandırma komisyonuna Kimya Mühendisleri Odası dahil edilmelidir.

3. Yerel Yönetim, Kimya Sanayicileri, Valilik, Kimya Mühendisleri Odası ve ilgili diğer kurumlardan oluşan kentsel risk yönetimi kurulları - komiteleri-birimleri- oluşturulmalıdır. Kimyasal Maddelerden kaynaklı risklerin yönetimindeki tüm kademelerde, hem toplumun yararını göz ettiği için hem de bilgi birikimi dolayısıyla, KMO’nun taraf olarak yer alması sağlanmalıdır.

4. Tehlikeli bir kimyasalın üretiminden son ürününe kadar oluşumu aşamalarında meydana gelecek her türlü emisyon, imisyon ve ortaya çıkacak atık miktarlarının tespitinin yanı sıra; doğal afet ve olası kazalarda can ve mal güvenliğini önlemeye önemli katkı sağlayacağı nedeniyle il ve bölge bazında "Tehlikeli Kimyasal Maddeler Envanteri" çıkartılması gerekmektedir. Kent içindeki kimyasalların envanteri tek bir elde toplanmalı ve kamu ile paylaşılmalıdır.

5. Büyük Endüstriyel Kazalara yönelik acil durum planları hazırlanarak, kamuoyu ile paylaşılmalı ve vatandaşlar hangi durumda tahliye olacakları vb. bilgilere sahip olmalıdırlar.

6. Yerleşim alanlarının içinde kalmış kimyasal üretim, depolama vb. tesislerinin kent dışına taşınmasının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

7. Kimyasal üreten, depolayan tesislerin sel yataklarından kaldırılması gerekmektedir.

8. Genel bir kural olarak, kimyasal maddeler havuz ve ayrı bir drenaj içine alınmadan depolanmamalıdır. Bu konuda var olan mevzuatın uygulamadaki denetimi eksiksiz sağlanmalıdır.

9. Kimyasalların güvenlik bilgi formlarının işyerlerinde ve ilgili birimlerde bir veri tabanı çerçevesinde bulunmasını sağlayacak bir organizasyon kurulmalıdır.

10. Kimyasal madde kazalarında müdahale yöntemini belirleyen, karar üretme süreçlerinin bilgi temelli hale dönüştürülmesi gerekmektedir.

11. İstanbul itfaiyesinin deniz biriminin bir an önce kurulması gerekmektedir.

12. İstanbul itfaiyesinin kimyasal madde kazalarına müdahale kapasitesi arttırılmalıdır.

13. Kara, deniz ve raylı sistemlerde taşınan kimyasalların yarattığı riskler tek bir elden yönetilmelidir.

14. Kimyasal madde tanklarının esnek boru bağlantısına sahip olmaları bölgesel bir standart olarak hazırlanmalıdır.

15. Yangın Önleme Yönetmeliği çıkarılmalıdır.

16. Kentsel Risk Yönetimi raporu hazırlanmalı ve ilgili tüm bileşenlere bu çalışmada yer verilmelidir.
 
Kaynak: Bu  önemli  raporu hazırlayan ve Elektrik Tesisat Portalımızda  yayınlanmasına izin veren TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul şubemize  teşekkür ederiz.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt