×

Staj Meselesi..!



Staj Meselesi..!

H. Avni Gündüz


“Tutmayınca bir kişinin elinden, neye yarar bal damlasa dilinden”
 
İnternette, staj yaptığı yeri ve yöneticiler başta olmak üzere “kendisine yardımcı” olanları ağdalı bir şekilde öven gençleri görünce geçmiş dönem staj anıları canlandı. Antalya Lisesinde iken “hocam sizden çok feyz aldım” diyerek yılbaşı kutlaması kartı gönderen arkadaşımızı hatırladım. “Gel bakalım tahtaya, aldığın feyz neymiş?” demişti coğrafya öğretmenimiz. Hala gülmek gelir arkadaşın haline. Tamam, çok iyi staj yaptınız, iş yerine katkı koydunuz ve bu sırada size destek olanlara sonsuz şükranlarınızı arz ettiniz ama aldığınız “feyz” ne? Onları da anlatsanız! Hele bir de yazsanız.

Staj yeri hep sorun olmuştur ancak son yıllarda artan üniversite ve bölümler nedeniyle çok daha fazla sıkıntı yaşandığını biliyoruz. Meslektaş adaylarımız neredeyse kapı kapı dolaşıp nasıl olursa olsun staj yapabilecekleri bir yer arayışındalar. İzmir Şube ve ODA olarak elden gelen yapılıyor ama doğal olarak yetersiz kalınıyor. 

İlk stajı başvurumda, burslu olduğum PTT’de yapma şansım olduğundan İzmir PTT Başmüdürlüğü’nü istemiştim. Liseden arkadaşlarımın evinde kalarak hem İzmir nasıl bir yer onu görecektim, hem de telefon santralında staj yapmış olacaktım. Okul yaz tatiline girince doğru Çankaya’daki PTT Başmüdürlüğü’ne gittim. Kuvvetli bir şok; Beni Muğla İl Müdürlüğü’ne gönderiyorlar!  Devir “benim gördüğüm” 2nci askeri darbe dönemi. Hükümet olarak her ne kadar sivil görünümlü Nihat Erim kabinesi varsa da henüz askerlerin etkisi devam ediyor. O dönemin korkusuyla stajyerleri santrala sabotaj yapabilirler endişesiyle böyle bir karar aldıklarını birisinden duydum. Yıllar sonra EMO İzmir Şubesi Lokaline hafta sonu iskambil oynamaya gelen başmüdür yardımcısına olayı sorduğumda hatırlamadığını söylemişti.

 

Muğla Hükümet Meydanı


Muğla’da kimseyi bilmem. Staj yapmaktan vazgeçeceğim ama evdeki arkadaşların ısrarı ile Muğla’yı görmeye gittim. Doğal olarak şimdiki Muğla ile benzerliği çok az. Müdürlük ve santral iki katlı yüksek tavanlı bir yer. Santral ise minnacık bir şey. Müdür vekili ile görüştüm. Kendisi de otelde kalıyormuş. O dönemde her ne kadar 30TL bürüt yevmiye veriyorlarsa da yine pahalı bir çözüm. Denizli’den gelen Ali Rıza Verel de stajyermiş. Kendisi Saburhane’de bir ev tuttuğunu istersem beraber kalabileceğimi söyledi. Nasıl olsa bu staj öyle de böyle de yapılacak deyip kabul ettim. İyi ki etmişim.

Muğla. Bir ucu Antalya diğer ucu Bodrum. Her yere gidiyorlar. Tabii bizi de götürüyorlar. Tam bir tatil programı. Hafta sonları da kendimiz minibüslerle bir yerlere gidiyoruz. Yılanlı dağına bile çıkıp radyolink istasyonlarını gördük. Bir keresinde Turgut Reis kasabasına gittik. Sessiz sakin bir yer. Telefon hatları bakır devre, ağaç direklerle götürülüyor. Şimdiki gibi fiber, uydu vb yok. Telefon görüşmelerinde çok gürültü oluyormuş. Eldeki cihazlarla ölçme yaptılar. Yolda dönerken bir yerde ENH’nın bizim telefon hatlarıyla oldukça yakın ve paralel gittiğini farkettim. Ukalalık olmasın diye bir şey diyemedim ama ya gürültü buradan kaynaklanıyorsa? Sorun çözülmeyince müdür vekiline söyledim. Aralarında konuştular, teknisyen Hasan Hüseyin emanet ekipleriyle direklerin yerini değiştirip hat kesişmesini de dik hale getirdi. Bizdeki hava kimsede yok. 

Müdürlükte bulunan proje ve kataloglara bakarak staj defterini doldurdum. Defterin sonuna, küçük vericilerle santrallar arasını bağlamanın bakır devrelerden daha verimli olacağı kehanetimi bile yazmıştım. (Radyo Link istasyonunu görmüştük ya, daha küçüğü neden olmasın?). Teknik destek veren teknisyen abilerimize sonsuz teşekkürler... 
 
Salihli 
 
Ertesi sene inat edip yine İzmir dedim ama yine aynı şok. Bu sefer beni Salihli’ye gönderdiler. Gidip gelmesi daha kolay. Hem staj defteri doldurması gibi derdim de yok. Okuldan bir arkadaşım da orada. Dünya tatlısı bir ailesi var.  Akşamları ve hafta sonları da Bornova. Ama bu sefer 1000 abonelik kocaman santralı iyice inceleyebildim. Yine de mekanik röleler yerine niye transistör kullanmıyorlar diye havalı havalı fikir yürüttüm.

 
Son sınıfta uzun süreli boykot olunca okul kapandı. Ben de bu sefer İstanbul’a gideyim dedim. PTT-Arla, yeni yeni adı duyulan bir yer. Ümraniye’de NETAŞ ile yan yana ama benim derdim İstanbul’u gezebilmek. Fındıkzade’den Ümraniye’ye gitmek için diğer İstanbullular gibi habire koşup otobüs-vapur-dolmuş yakalamak gerekiyor. Sallanırsan en az 20-30 dk. geç kalıyorsun. Müdür Fikret Bey felaket birisi imiş. Geç kalanı sevmezmiş. Gider gitmez korkuttular. Geç kalmamak lazım. 

Üç gün geçmeden tepemize dikildi. 

-    “Siz ne yapıyorsunuz?” dedi.
-    “Bobinlerin empedansını ölçüyoruz”
-  “Bırakın onları, bir yükseltici yapacaksınız. Kazancı şu olacak, çizimini yapın, gereken malzemeleri yazıp başmühendise verin” dedi ve gitti.
 

PTT ARLA – 1974
 
İnternet yok, bir şey yok elimizde. Defter kitap Ankara’da. Aklımızda kaldığınca bir şema çizip malzemeleri istedik. Şemayı alıp götürdüler. Ertesi gün elektronik kartımız basılı halde önümüze geldi. Lehim vs. işlerini tamamladık. Fikret (Yücel) bey tepemizde. Transistörün kaç mA çekeceğini, ısı sorununu nasıl çözeceğimizi vb sordu ve gitti. Başladık diğer mühendislere sormaya. Basit bir yükseltici başımıza dert olmuştu. Bir kere daha şema ve malzeme değiştirip daha düzgün hale getirdik. O zaman anladım laboratuvar çalışması ve çalışanı yönlendirmenin önemini. 
 
Daha sonra bu kuruluş elektronik santrallar yapmayı başardı. Teletaş adıyla şirket statüsünde yurt dışına dahi santral teklifleri vermeye başladı. Özal dönemi başlayınca ilk satılan yer oldu. Özal’ın danışmanı Cüneyt Zapsu satışa vesile olmuş diye basında haber çıkmıştı.  Kendisini hala hayırla(!) yad ederim. Alıp gittiler yurt dışına 35 kadar mühendisi. Kalanları ne oldu bilmiyorum. Sonra arsa ve binasını satıp verdikleri parayı çıkardılar. Sonrası mı? Santralları yurt dışından aldık tabii. Özelleştirme ve Küreselleşme! Her derde derman. Kandırıldık mı acaba?

Otobüse bininceye kadar “ilerleyelim beyler” diye bağırıp, bindikten sonra sesimizi çıkarmayan bir toplumuz. Üniversitelerimizin öğretim elemanı ve laboratuvar olarak çok eksikleri var. Öğrencilerin mesleği tanıyabilecekleri yerler staj yerleri. İşverenlerin çoğu stajyerleri “angarya” olarak görüyor. Şubemizin 300 firmaya staj yeri için yazı yazdığını ama sadece 3 yerden yanıt geldiğine tanığım. Okul bitince de “deneyimli mühendisler” aranıyor diye ilan veriyorlar. Bulurlarsa şanslı olacaklar! İyi de deneyim nasıl elde edilecek? 

Çözüm için başta kamu kuruluşları olmak üzere belli bir sayının üzerinde çalışanı olan yerlerin yasal olarak mühendis stajyer çalıştırmaları, sigorta primlerinin yanında belirli bir ücretin de devlet tarafından karşılanmasının sağlanması ve de kamu ihalelerinde yeni mezun mühendis istihdamı koşulu getirilmesi EMO tarafından önerilmiş TMMOB tarafından desteklenmişti.  Umarım bir yol alınır.
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt