Nasıl Daha Sağlıklı Olabiliriz? Bölüm-1
Nasıl Daha Sağlıklı Olabiliriz?
Bölüm-1
Bölüm-1
Prof. Doktor Arzu Mirici
Bir an önce COVID-19 ile başa çıkmak gerekiyor. Yöntem belli. Malum MASKE-MESAFE-HİJYEN
Maalesef tek sağlık sorunumuz bu değil. Ülkemizde ve dünyada pandemi nedeniyle hem kronik hastalıkların tedavisi aksıyor hem de kanser tanısı gecikiyor.
DSÖ ve tabi tüm hekimler ve sağlık siistemleri, Bulaşıcı olmayan Kronik hastalıkları çok önemsiyor. yani Hipertansiyon, Şeker hastalığı, KOAH ve Astım gibi kronik akciğer hastalıkları en önemli olanlar.
Liste uzun, kronik eklem ve barsak hastalıkları ile devam ediyor. Tüm hastalıkların %90'ını bu hastalıklar oluşturuyor ve ölümlerin de %75'i bu hastalıklar nedeniyle oluyor.
Öte yandan sadece Türkiye için 45 milyar (yeni para)liralık bir pazardan sözediyoruz. O yüzden bilen, bilmeyen; yetkili, yetkisiz herkes bu arenada..
Tartışılacak çok şey var......Herkese de düşen görevler var.
Ülkemizde 38 milyon kişi en az bir kronik hastalığa sahip, 2 ya da daha fazla olanlar da hiç az değil.
Şeker hastalığı, Yüksek tansiyon,kalp yetmezliği gibi kalp-damar, KOAH, Astım gibi akciğer hastalıkları ile pek çok eklem ve barsak hastalıkları milyonlarca insanın sağlıksız yaşamasına , milyarlarca liralık ilaç kullanmasına ve yaşamdan keyif alamamasına neden oluyor.
Eskiden bu kadar çok değildi bu hastalıklar,neden. Çünkü insanlar daha az yaşıyordu ve hastalanacak vakit kalmıyordu. Evet bu doğru, ama eksik.
Kronik hastalıkların neredeyse hepsi vucuda dışardan giren maddelerle/etkilerle ortaya çıkıyor. Özellikle yediğimiz içtiğimiz ve solduğumuz hava en önemli dış etkenler...
Bu aldıklarımız bir fabrika gibi işlenecek, enerji elde edilecek gereksiz atıklar seçilip uzaklaştırılacak...
Bütün bu işlemler sırasında gerekli malzeme bedeninizde hazır olmalı.... ve hepsi denge içinde ve birarada olmadı...
Bu devasa sistemi anlamak ciddi bir zaman ve deneyim gerektiriyor.
Ne sadece belli bir gıdayı tüketmekle ne de vitamin almakla çözülmüyor.
Kronik hastalıklardan korunmak için yaşam tarzı değişiklikleri gerekiyor. Doğru beslenme, düzenli egzersiz ,uyku ve stres yönetimi.... kolaya kaçmadan ama...
Kronik hastalıklar neredeyse hepimiz için değişmez bir yazgı gibi...
Oysa birşeyler yapabiliriz.Hastalar hekimler ve sağlık alanında eğitim alanlarla omuz omuza götürülecek bir mücadele bu.Bu alanda başı çeken ve 21.yy tıp anlayışı FONKSİYONEL TIP ..Bu anlayışın en önemli bölümünü beslenme oluşturuyor. Beslenmede satır başları, sağlıklı protein ve iyi sindirim, tarım ürünlerindeki pestisit ve içerik fakirleşmesi, fermente gıdalar ve kişiye özel yaklaşım. Sırasıyla aktarıp, işbirliği şansı bulmaya çalışacağım.
Kronik hastalıklar kapıda ve en önemli mücadele beslenmenin düzenlenmesi...
Herhangi bir hastalık belirtisi var ya da zaten hastalık için tedavi görüyorsanız mutlaka doktorunuzla birlikte hareket edin. Ama sağlıklı hissediyor ve sağlığınızı devam ettirmek istiyorsanız uyarıları değerlendirebilir ya da bu konuları anlayıp uygulamak için bir diyetisyenden yardım alabilirsiniz. Ben gerekli olduğunda hastalarımı doktorculuk oynamayan diyetisyenlere yönlendiriyorum.
Kırmızı et tüketimi...
Mümkün olduğunca az tüketilmeli, bence aşırı yağlı olmamalı ve iyi sindirilmeli. Bunlar da başlı başına bir konu ama ben önce serbest gezemeyen ve doğal yemeyen hayvandan bahsetmek istiyorum. Büyük ve küçük baş hayvanların eskiden olduğu gibi meralarda yeterince otlamadığı ve çok miktarda ilaç, dolaylı olarak pestisit içeren yem ile beslendiğini biliyoruz. Kapalı kalan hayvanın kanındaki stres hormonu düzeyi de ayrı bir başlık.. Bu sayfadaki hemen herkes bu konuyu biliyor, bir bölümü önemsiyor ve çok az bir bölümü sağlıkla tüketebileceği kırmızı ete ulaşabiliyor. Ulaşamadığımız için eski usul devam ediyoruz. peki ne yapalım? Bu benim işim değil?. Uzmanları çözümü üretip uygulamaya sokacaklardır. O zamana kadar bireysel çözüm önerilerini alalım mı?
Balık-deniz ürünü - tüketimi...
Kronik hastalıklar ve hatta kanserin önemli nedeni vucudun biolojik sistemlerindeki bozulmaya bağlı bağışıklık sistemimizin hatalı çalışması... yani bu iş yavaş yavaş oluyor. Yediklerimiz, içtiklerimiz soluduklarımız önemli...
Yaşamak için yemek ve nefes almak zorundayız...
Bu iki kaynak ihtiyacımızı karşılayacak kadar nitelikli olmalı ve bize zarar vermemeli, zehir içermemeli...
Nitelikli ve yeterli proteinler vucudun yapıtaşlarını oluşturması açısından en önemli beslenme unsurları....
Et balık tavuk süt,süt ürünleri ve yumurta ilk akla gelenler.
Kırmızı etteki çekinceleri iletmiştik.
Balık ve deniz ürünleri çeşitli avantajları ile sağlıklı bir protein kaynağı.
Ancak burada yine suni beslenmeleri ve hatta daha önemlisi ağır metal içeriklerine dikkat.
Bu nedenle tıpkı az miktarda kuzu eti önerisinde olduğu gibi, küçük balıkların tercih edilmesi önerilir. Böylece daha az ağır metal içeriğinden söz edilebilir.
Deniz ürünü ise küçük miktarlarda ve seyrek olarak tüketilebilir. zaten fiyatı ve ulaşılabilirliği fazlasına izin vermez.
Yavaş yavaş popüler söylemle detoksa geliyoruz. Bu kavram zehirsiz hale getirme anlamına gelen "detoksifikasyon" işlemi... Çok büyük oranda karaciğeri ilgilendiriyor.
** Bu arada resimli yazılar daha çok ilgi çeker diye zehirlerin etkilediği organları görmenizi istedim. Cilt, barsaklar, akciğer karaciğer, damarlar, beyin, böbrek, pankreas diye devam ediyor.
Maalesef tek sağlık sorunumuz bu değil. Ülkemizde ve dünyada pandemi nedeniyle hem kronik hastalıkların tedavisi aksıyor hem de kanser tanısı gecikiyor.
DSÖ ve tabi tüm hekimler ve sağlık siistemleri, Bulaşıcı olmayan Kronik hastalıkları çok önemsiyor. yani Hipertansiyon, Şeker hastalığı, KOAH ve Astım gibi kronik akciğer hastalıkları en önemli olanlar.
Liste uzun, kronik eklem ve barsak hastalıkları ile devam ediyor. Tüm hastalıkların %90'ını bu hastalıklar oluşturuyor ve ölümlerin de %75'i bu hastalıklar nedeniyle oluyor.
Öte yandan sadece Türkiye için 45 milyar (yeni para)liralık bir pazardan sözediyoruz. O yüzden bilen, bilmeyen; yetkili, yetkisiz herkes bu arenada..
Tartışılacak çok şey var......Herkese de düşen görevler var.
Ülkemizde 38 milyon kişi en az bir kronik hastalığa sahip, 2 ya da daha fazla olanlar da hiç az değil.
Şeker hastalığı, Yüksek tansiyon,kalp yetmezliği gibi kalp-damar, KOAH, Astım gibi akciğer hastalıkları ile pek çok eklem ve barsak hastalıkları milyonlarca insanın sağlıksız yaşamasına , milyarlarca liralık ilaç kullanmasına ve yaşamdan keyif alamamasına neden oluyor.
Eskiden bu kadar çok değildi bu hastalıklar,neden. Çünkü insanlar daha az yaşıyordu ve hastalanacak vakit kalmıyordu. Evet bu doğru, ama eksik.
Kronik hastalıkların neredeyse hepsi vucuda dışardan giren maddelerle/etkilerle ortaya çıkıyor. Özellikle yediğimiz içtiğimiz ve solduğumuz hava en önemli dış etkenler...
Bu aldıklarımız bir fabrika gibi işlenecek, enerji elde edilecek gereksiz atıklar seçilip uzaklaştırılacak...
Bütün bu işlemler sırasında gerekli malzeme bedeninizde hazır olmalı.... ve hepsi denge içinde ve birarada olmadı...
Bu devasa sistemi anlamak ciddi bir zaman ve deneyim gerektiriyor.
Ne sadece belli bir gıdayı tüketmekle ne de vitamin almakla çözülmüyor.
Kronik hastalıklardan korunmak için yaşam tarzı değişiklikleri gerekiyor. Doğru beslenme, düzenli egzersiz ,uyku ve stres yönetimi.... kolaya kaçmadan ama...
Kronik hastalıklar neredeyse hepimiz için değişmez bir yazgı gibi...
Oysa birşeyler yapabiliriz.Hastalar hekimler ve sağlık alanında eğitim alanlarla omuz omuza götürülecek bir mücadele bu.Bu alanda başı çeken ve 21.yy tıp anlayışı FONKSİYONEL TIP ..Bu anlayışın en önemli bölümünü beslenme oluşturuyor. Beslenmede satır başları, sağlıklı protein ve iyi sindirim, tarım ürünlerindeki pestisit ve içerik fakirleşmesi, fermente gıdalar ve kişiye özel yaklaşım. Sırasıyla aktarıp, işbirliği şansı bulmaya çalışacağım.
Kronik hastalıklar kapıda ve en önemli mücadele beslenmenin düzenlenmesi...
Herhangi bir hastalık belirtisi var ya da zaten hastalık için tedavi görüyorsanız mutlaka doktorunuzla birlikte hareket edin. Ama sağlıklı hissediyor ve sağlığınızı devam ettirmek istiyorsanız uyarıları değerlendirebilir ya da bu konuları anlayıp uygulamak için bir diyetisyenden yardım alabilirsiniz. Ben gerekli olduğunda hastalarımı doktorculuk oynamayan diyetisyenlere yönlendiriyorum.
Kırmızı et tüketimi...
Mümkün olduğunca az tüketilmeli, bence aşırı yağlı olmamalı ve iyi sindirilmeli. Bunlar da başlı başına bir konu ama ben önce serbest gezemeyen ve doğal yemeyen hayvandan bahsetmek istiyorum. Büyük ve küçük baş hayvanların eskiden olduğu gibi meralarda yeterince otlamadığı ve çok miktarda ilaç, dolaylı olarak pestisit içeren yem ile beslendiğini biliyoruz. Kapalı kalan hayvanın kanındaki stres hormonu düzeyi de ayrı bir başlık.. Bu sayfadaki hemen herkes bu konuyu biliyor, bir bölümü önemsiyor ve çok az bir bölümü sağlıkla tüketebileceği kırmızı ete ulaşabiliyor. Ulaşamadığımız için eski usul devam ediyoruz. peki ne yapalım? Bu benim işim değil?. Uzmanları çözümü üretip uygulamaya sokacaklardır. O zamana kadar bireysel çözüm önerilerini alalım mı?
Balık-deniz ürünü - tüketimi...
Kronik hastalıklar ve hatta kanserin önemli nedeni vucudun biolojik sistemlerindeki bozulmaya bağlı bağışıklık sistemimizin hatalı çalışması... yani bu iş yavaş yavaş oluyor. Yediklerimiz, içtiklerimiz soluduklarımız önemli...
Yaşamak için yemek ve nefes almak zorundayız...
Bu iki kaynak ihtiyacımızı karşılayacak kadar nitelikli olmalı ve bize zarar vermemeli, zehir içermemeli...
Nitelikli ve yeterli proteinler vucudun yapıtaşlarını oluşturması açısından en önemli beslenme unsurları....
Et balık tavuk süt,süt ürünleri ve yumurta ilk akla gelenler.
Kırmızı etteki çekinceleri iletmiştik.
Balık ve deniz ürünleri çeşitli avantajları ile sağlıklı bir protein kaynağı.
Ancak burada yine suni beslenmeleri ve hatta daha önemlisi ağır metal içeriklerine dikkat.
Bu nedenle tıpkı az miktarda kuzu eti önerisinde olduğu gibi, küçük balıkların tercih edilmesi önerilir. Böylece daha az ağır metal içeriğinden söz edilebilir.
Deniz ürünü ise küçük miktarlarda ve seyrek olarak tüketilebilir. zaten fiyatı ve ulaşılabilirliği fazlasına izin vermez.
Yavaş yavaş popüler söylemle detoksa geliyoruz. Bu kavram zehirsiz hale getirme anlamına gelen "detoksifikasyon" işlemi... Çok büyük oranda karaciğeri ilgilendiriyor.
** Bu arada resimli yazılar daha çok ilgi çeker diye zehirlerin etkilediği organları görmenizi istedim. Cilt, barsaklar, akciğer karaciğer, damarlar, beyin, böbrek, pankreas diye devam ediyor.
Paylaş:
SON YAZILAR
ISO 17840: Dünya Çapındaki İlk İtfaiyeci Standardı Bölüm-2
02 Temmuz 2024
ISO/IEC 27001:2022 KOBİ El Kitabı:2024 Yayınlandı!
27 Haziran 2024
Yeşil Hidrojen Ekosistemine Doğru (RES4 Afrika Vakfı) Bölüm-4
27 Haziran 2024
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!