17 Ağustos 1999 Depremi Sonrası Yaşadıklarım Bölüm-2
17 Ağustos 1999 Depremi Sonrası Yaşadıklarım
Bölüm-2
Oğuz Güren
18 AĞUSTOS 1999
Sabah 07.00 ’de, kahvaltı yapmak için alt kattaki salona indiğimde; Müessese Müdürü ve yardımcıları beni bekliyorlardı.
08.00’de Adapazarı, İzmit, Gölcük, Karamürsel e gitmek üzere yola çıktım. Şoförüm bol miktarda ekmek arası köfte yaptırmış, ayrıca arabaya alabildiği kadar şişe suyu yüklemişti. Gemlik- Yeni Sölöz - İznik üzerinden kestirme olarak düşündüğümüz yol kullanılabilen tek yol olarak kaldığından depremle ilgili araçlar ile doluydu Çok yavaş ilerliyorduk.
Sabah televizyon haberlerinden: Depremin merkezinin, Adapazarı, Gölcük ve Yalova olduğunu, Gölcük teki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı binalarının tamamının yok olduğunu, Gölcük, Değirmendere, Karamürsel sahil bölümlerinin deniz suları altında kaldığını ,dolayısıyla bu ilçeler arası karayollarının kapalı olduğunu, ölü ve yaralı sayısının yüksek olduğunu ,enkaz altında çok insan kaldığını öğrenmiştim.
Bu düşüncelerle Pamukova, Geyve ve Arifiye’den geçerek Adapazarı şehir merkezine yaklaştıkça buralarda da; aynı Yalova’daki gibi korkunç manzaralar görüyordum. Yol: kamyonlar, pikaplar, binek araçları ile dopdolu idi. Tüm yollar gidiş geliş olarak kullanılıyordu. Üst geçitlerin büyük kısmı mevcut yolun üzerine devrilmişti, bazı üstgeçit yıkıntılarının altında araçların kaldığı görünüyordu. Herkes şaşkın, kararsız, oradan- oraya koşuşturuyordu.
OG Enerji nakil hatlarının(34.5kV) direklerinin bir bölümü kırılmış, iletkenler; yolların , araçların ve binaların üzerindeydi. Bazı trafo direklerin üzerindeki, trafolar yere düşmüş, bazıları yan yatmış izolatörleri kırık vaziyetteydiler. Bina tipi trafo merkezlerinin de duvarlarının patladığı, bir kısmının çatısının uçtuğu, bir bölümünün de tamamen yerle bir olarak yıkıldığını gördüm. İçler acısı bir manzaraydı. Yılların emekleri bir anda yok olmuştu. Elektriklerin olmaması kavşakların tam bir keşmekeş olmasına yol açmıştı.
Nihayet Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.ye ulaştım. SEDAŞ ve TEAŞ İletim Tesis Grup Müdürlüğü aynı kompleksin içinde beraberce hizmet ediyorlardı. SEDAŞ Genel müdürü, Adapazarı il müdürü ekipleri ile birlikte bahçenin orta yerinde 3-4 masa birleştirilerek oluşturulan Kriz merkezinde kah telefonlara bakıyorlar, kah telsizle konuşuyorlardı. Beni karşılarında görünce şaşırdılar, “hoş geldin” diyebildiler. “Geçmiş olsun” dedikten sonra bende masadaki boş sandalyelerden birine oturdum. Deprem anında SEDAŞ Genel Müdürü ailesi ile birlikte Marmaris te tatil yapıyorlarmış. Depremi oradan da hissedilince ve de radyolardan deprem merkezinin Adapazarı olduğunu duyar duymaz kendi aracı ile hemen yola çıkmış sabah saat 07.00 da Adapazarı’na gelmiş. Teknik yardımcısı ile birlikte o gün akşama kadar bir şeyler yapmağa çalışmışlar. Ancak şehir merkezinde ağır hasarlı çok fazla bina, işyeri , fabrika ve tesisler olduğu için sadece durum tespitleri yapmak, ekip toplamakla uğraşmışlar.
Şehir merkezinin su ihtiyacını karşılayan ana ve tali boru hatlarının kırılarak devre dışı kalmaları nedeni ile şehir merkezine su verilememekte aynı şekilde şehir kanalizasyon şebekesi de harap olması ile nedeniyle kullanılamamaktaydı. Yani şehir merkezi tam bir felaket yumağı olmuştu.
Öncelikle aynı kampüs içindeki TEAŞ Kuzey batı Anadolu Şebeke- İşletme Grup Müdürlüğü tesisleri ve154kV trafo merkezi şalt sahasına gittim. Açık şalt sahası tamamen çökmüş durumdaydı. Tüm müdürler bahçenin bir kenarına çelik bir masanın etrafında toplanmışlar kuramportör, telsiz ve telefonlarla emirler veriyorlar, çalışan ekiplerle konuşuyor enerji taleplerini karşılamak için talimatlar yağdırıyorlardı.
Adapazarı’nda ilk gün hissedilen depremden sonra birçok trafo binası, üzerlerine yıkılan apartmanlar yüzünden kullanılmaz haldeydi. Sahada bulunan trafoların bara bağlantıları kopmuş ,buşingleri kırılmış yaklaşık 2 m sürüklenmişlerdi.Bir cami minaresinin yıkılarak 3x477 MCM ring hattının üzerine düşmesi sonucunda iletkenler kopmuş, bir çok beton direk kullanılamaz hale gelmişti.Şehir merkezini besleyen 6.3kV yeraltı kablolarında fazla bir hasar olmamıştı,ancak enkaz çalışmaları sırasında tedbirsizlik sonucu bir çok yeraltı kablosu koparılmıştı Refüjlerde yer alan aydınlatma direklerine ait konsolların büyük bir kısmı deprem anındaki sarsıntılardan kopmuştu.Şehir merkezine tek bir fiderden enerji verilebilmekteydi.
Şehir su şebekesi ağır hasarlı olduğu için suların akmadığını, Belediyeye çok sayıda su ihtiyaç taleplerinin geldiğini ancak yerine getirilemediğini biliyorduk ama elimizden bir şey gelmiyordu. ancak bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Bu sırada Şoförüm kendi insiyatifi ile Bursa’ dan getirdiğimiz içme sularını ekmek içi köfteleri çevredekilere dağıtmıştı.
Elektrik kesintisi sadece depremin olduğu yerlerde değildi.(Adapazarı, İzmit, Yalova gibi) Tüm Türkiye de üretim ve talep dengesizliğini doğurmuştu. Bu dengesizlik, Adapazarı ve Osmanca trafo merkezlerindeki 380Kv’luk iletim hattındaki trafo kesicileri gibi elemanların hasarlanmalarından dolayı meydana gelmiş, 380kV’luk sistemde enerji kesilmişti.
Bu trafo merkezleri İstanbul ve çevresiyle, iç Anadolu arasındaki temel bağlantı noktasıdır. 380kV İletim hatları İstanbul bölgesi ve iç Anadolu arasında (sadece Paşaköy-Temelli ve Tepeören -Temelli hatları) depremden sonra hala faaliyetteydi Bu nedenle güç iletimi yaklaşık 1000MW iletim kapasitesinden ve stabilitesinden dolayı imkansız hale gelmiştir. Tam güç sisteminin özellikle İstanbul çevresi ve İç Anadolu bölgesi arasında bağlantısının sağlanması için 380kV’luk Adapazarı ve, Osmanca trafo merkezlerinin tekrar devreye girmesi gerekmekteydi.
İlk durağım:ADAPAZARI 380kV TRAFO MERKEZİ oldu 380/154kV trafoların ana ve rezerv yağ tanklarının bağlantı boruları hasarlanmış ,tonlarca trafo yağı dışarı akmış. mevcut Trafolardaki buşingler kırılarak her birinden dışarı yağ sızmış.154kV luk ayırıcılar onarılamayacak şekilde hasarlanmış, diğer trafolarda 2 adet nötr buşingi,3 adet faz buşingi ayrıca 380kV’luk buşingler kırılmış.380kV kesicinin temeli çökmüş, bu çöküntü hem bağlandığı ekipmanı hem de dağıtım kutusunu hasarlamıştı.154kV’luk kesicide de destek izolatörü kırılmış.154/34.5kV’luk 90 ton ağırlığındaki 100MVA’lık trafo ileriye doğru yaklaşık 1 metre kaymış ve A fazının fiziki bağlantısı kopmuştu.
2. durağım OSMANCA 380/154kV TRAFO MERKEZİnde de durum farklı değildi 380kV’luk 6 adet kesicinin tamamen kırılarak yerle bir olması dolayısıyla çalışamaz hale gelmişti.
Her 2 merkezdeki sorunları çözmek için TEAŞ trafo ve hat ekipleri elemanlarından bulabildikleri ile yeni ekipler oluşturarak bir şeyler yapmağa çalışıyorlardı. Çünkü elemanların bir kısmının evleri yıkılmış bir bölümü eşini dostunu kaybetmiş durumda idiler. Grup müdürlüğü çalışanlarının bir kısmı da kendiliğinden müdürlüğüne gelip ekip oluşmasında yardımcı olmuşlardı.Yani bölgedeki TEAŞ Grup Müdürlüğünün durumu da hiç iç açıcı değildi.
Grup Müdürlüğü çalışanlarına Başarılar dileyerek tekrar SEDAŞ kriz merkezine geldik. Tüpraş Genel Müdürünün kriz merkezini telefon ile arayarak verdiği bilgiye göre;”Deprem esnasında 115 metre boyundaki bir bacanın devrilmesi sonucunda büyük yakıt depolarının hasarlanmış çok büyük bir yangın başlamıştı ve giderek büyümekteydi, söndürme çalışmalarının sadece bir tane olan yangın söndürme uçağı ile yapılmakta olup çok yetersiz kalmaktaydı” Genel Müdür böyle giderse rafinerinin havaya uçacağını ve İzmit in büyük bir bölümünün de yok olacağını söylerken ağlıyordu.. Deprem anında Tüpraş rafinerisinde 130 kişinin görevde olduğunu, bölgede elektrikler ve haberleşmeler kesilince işlerinin çok zorlaştığını ,Rafineride 5-6MW’lık bir enerjileri olduğunu ,ancak söndürme ve soğutma çalışmaları için acilen 20MW’lık daha enerjiye ihtiyaçlarının olduğunu ,temin edilmesinin elzem olduğunu söyleyerek telefonu kapattı.
Bunun üzerine hemen TEAŞ grup müdürlüğünün kriz masasına tekrar gittik. Tüpraş rafinerisinin 20MWlık enerji talebini nasıl karşılayabileceğimizi sordum? Grup müdür yrd: Tüpraş’ı besleyen trafo merkezinde inceleme yapan trafo bakım ekibinin az önce oradan ayrıldığını ancak mevcut iki trafo da hasarlı olduğu için enerji veremediklerini söyledi.( (Trafonun biri yan yatarak hasarlanmış, diğer trafonun nötr buşingi çatlamış, hafif yağ sızıntısı olduğu tespit edilmiş). Ben ısrar ederek trafo bakım ekibi ile tekrar görüşülmesini istedim. Ekiple tekrar görüşüldü, “talimat verilirse trafoya enerji verilebiliriz” dediler. Bunun üzerine kriz merkezinde tartışma başladı, nasıl enerji veririz ya trafo yanarsa (hasarlanırsa) diye enerji verilme talimatı verilemiyordu. Kendimi tutamadım ve çelik masaya olanca gücümle vurmuşum. ”ARKADAŞLAR KENDİMİZE GELELİM !!,TRAFOYA ENERJİ VEREMEZSEK RAFİNERİ PATLAYACAK, İZMİT ŞEHRİ HAVAYA UÇACAK ! TÜM SORUMLULUK BENİM.VERİN ENERJİYİ” diyebildim. Masaya yığılıp kalmışım.
TEAŞ Grup Müd.’lüğü trafo bakım ekibini trafo merkezine geri çağırarak trafoyu tekrar gözden geçirmesini ve yağ sızıntısını önlemesi talimatı verildi. Trafo bakım ekibi canla başla çalışarak trafo arızasını giderdi ve Tüpraşa haber vererek trafoya ve enerji nakil hattına enerji verildi. Böylece Tüpraş rafinerisi; su pompalarının devreye girmesi ile yakıt depolarının soğutulması ve yangının söndürme çalışmaları hızlandı.
Akşamüstü şehri dolaşmak için bir araçla kampüs dışına çıktık. Aman Allah’ım her yer karma karışık, binalar yıkılmış, vinçler, kurtarıcılar enkaz kaldırıyorlar , enkaz altından canlı insan çıkarmağa çalışıyorlar. Bazen yaralı olarak kurtulanları alkışlarla ambülansa taşıyorlar, çoğu zamanda feryatlar arasında naaşın üzerini bir şeylerle örterek enkazda çalışmalara devam ediyorlardı. İtfaiye müdürlüğü binasının önünden geçerken tarif edemeyeceğim manzaralara şahit oldum. Man marka burunlu 3-4 itfaiye aracı binanın altındaki garajda göreve hazır halde beklerken deprem ile birlikte yıkılan binanın altında kalmış resmen” tost olmuşlar” ,araçların ön tamponları ve farları dışarda kalmış sanki yalvarır gibi bakıyorlar:” kaldırın bu yükü üzerimizden” diyorlardı. Şehrin üzerinde ağır bir koku var ki tarifi imkansız! Daha fazla dayanamadım, kampüse geri döndük.
Müdürlüğün ana binasında fazlaca bir hasar yoktu, sıvalar çatlamış, çatıdaki kiremitlerin bir kısmı yere düşerek kırılmıştı. Lojmanların üç katlı olanlarında herhangi bir şey olmamış, ancak beş katlı olan lojmanların bir kısmının çatıları yerinden koparak yere düşmüş, kolon ve kirişlerde çatlaklar oluşmuş ,sıvaların büyük bölümü dökülmüş, bazı camlar kırılmıştı. Müdürlüğün arkasındaki boş alana temin edilen çadırlar birinci gün kurulmuştu. Lojman sakinlerinin tamamı lojmanlarına girememişler, geceyi ya çadırlarda veya araçlarında geçirmişler.
Kompleksin içindeki 154kV’luk eski açık şalt tamamen hasarlanarak, yerle bir olmuş kullanılmaz durumda tam bir bakır hurda yığını haline gelmişti. Valilik SEDAŞ’taki kriz merkezine şehrin tüm jeneratör ihtiyaçlarını karşılamaları için talimat vermişti .Ancak DSİ, Belediye, YSE, Afet işlerindeki mevcut jeneratörler daha ilk günde tükenmişti. Fırınlar, lokantalar, oteller sıraya girmiş bekleşiyorlardı. Öncelik fırınlarındı. TEDAŞ Genel Müdürlüğümüzden işletme bakım Daire Başkanı ile görüşüp öncelikle jeneratör ,alpek kablo, çok miktarda telsiz, vinç, sepetli platformlu araç ,çeşitli güçlerde trafolar, panolar AG izaolatörleri, 35 kv luk VKS, VHT, zincir izolatörleri(OG) demir direk ve traversler malzemeleri istedim. Depremden hemen sonra Ankara da;hem Başbakanlıkta, hem Enerji Bakanlığında hem de Genel müdürlüğümüzde KRİZ MERKEZLERİ kurulmuştu.
17 Ağustos 1999 günü saat 03.02 de 7.4 şiddetinde olan deprem sonrası tüm Türkiye de ;(Batı Anadolu ve enerjiyi Bulgaristan, Gürcistan ve İran dan enerji alan bölgeler hariç) tüm termik ve hidrolik santrallar devre dışı kalmış elektrikler kesilmiştir. Saat 08.00 den sonra Yalova, Adapazarı, İzmit gibi enerji nakil hatlarının hasar gördüğü yerler hariç diğer bölgelere üretim santrallarının devreye alınmasıyla tekrar enerji verilmeğe başlanmıştır. Ancak saat 08.54 te Düzce civarında 4.3 ve 4.2 şiddetinde meydana gelen artçı bir depremler yüzünden;( Karadeniz bölgesi, enerjiyi Bulgaristan, İran ve Gürcistan dan alan yerler hariç) tüm yurtta yeniden elektrikler kesilmişti. Saat 11.00 dan itibaren depremde ağır hasar gören yerler hariç tekrar enerji verilmeğe başlanmıştı.Akşam olmuştu saat 21.00 de bir şeyler atıştırıp, geceyi geçireceğim depremden az hasarlanan misafirhaneye geçtim. Hemen dalmışım, sabah 07:00' da uyandım .
Haftaya son bölüm yayınlacaktır.
Paylaş:
SON YAZILAR
ISO 17840: Dünya Çapındaki İlk İtfaiyeci Standardı Bölüm-2
02 Temmuz 2024
ISO/IEC 27001:2022 KOBİ El Kitabı:2024 Yayınlandı!
27 Haziran 2024
Yeşil Hidrojen Ekosistemine Doğru (RES4 Afrika Vakfı) Bölüm-4
27 Haziran 2024
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!